Gökyüzü seni kucaklar aslında,
Boşadır yalnız hissetmen.
Herşey ve herkessindir aslında,
Bilmemendendir acın.
Pek bi zenginsindir aslında,
Göremediğindendir fakirliğin.
Sonsuzsundur aslında,
Farkında olmamandandır kaygın.
Ve sen varsan,
Tüm mucizenle
Zaten, bil ki hep
O'sundur...
29 Ağustos 2012 Çarşamba
27 Ağustos 2012 Pazartesi
BOSNA YAZILARI
"BOSNA
İÇİN İNSANLIK GİRİŞİMİ”
“ Bosna
halkının uğradığı bütün haksızlıklara rağmen, kendileriye
birlikte yaşamak isteyen farklı inanç toplulularına gösterdiği
hoşgörü ve içtenlik, tarafımızdan yaşanarak görülmüş ve
belgelenmiştir. Bosna'nın Müslüman halkı, sadece varlığının,
inançlarının ve bağımsızlığının savaşı değil, aynı
zamanda insan haklarının, değerlerinin, birlikte yaşama
ideallerinin ve insanlığın geleceğinin de savaşını
vermektedir...”
1992-95
yılları arasında Avrupa'nın en güzel ülkelerinden birinde bir
savaş yaşandı. Aslında savaştan öte, milliyetçilik ve inanç
ayrımı temelli gözüken bir saldırı, bir soykırımdı.
İnsanlığın tüm bu olanlara seyirci kaldığı günlerde, tam da
Srebranica Katliamının hemen sonrasında, 1995 yılının Ağustos
ayında, farklı yaş ve meslek gruplarından yetmiş civarında
gönüllü Türk, Sırp çetecilerce kuşatılan Bosna'ya yola çıktı.
Kafilenin başında bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı görevini
sürdürmekte olan Ertuğrul Günay vardı.
Profesör,
araştırmacı, tıp doktoru, avukat, mühendis, işadamı, eğitimci,
iletişimci, sendikacı, fotoğraf sanatçısı, gazeteci gibi farklı
mesleklere sahip, belki de apayrı dünya görüşleri olan onlarca
insan tek bir yürek olup, hayatlarını da tehlike altına atarak
Bosna topraklarına geldiler. Bosna İçin İnsanlık Girişimi adı
verilen bu heyetin ziyaretleri, Mostar, Tuzla, Zenica, Travnik,
Konyiç ve Saraybosna'yı içine aldı. Yerel yöneticiler ve halkla
görüşüp onlara moral ve imkanları ölçüsünde yardım
götürdüler. O zamanlar Saraybosna'ya tek giriş yolunun olduğu
tünelden geçerek (buraya gidecek olanların sayısı sınırlı
olduğu için seçim sürecinde aralarında tartışmalar bile
yaşayarak, ki herkes gitmek istiyordu), şehre ulaşmayı başardılar. Bosnalıların “bilge
adam” dedikleri Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç ile de
görüştüler.
Vermeye
çalıştıkları, umut ve dayanma gücüydü aslında sadece. Orada
geçirdikleri süre içinde gördükleri ve hissettikleri ile de
tekrar Türkiye'ye dönerek yardım çalışmalarını sürdürmeye
devam ettiler. Bu heyette bulunan herkes, gelir gelmez, anılarının
tazeliğiyle yaşadığı tecrübeyi ve görüşlerini de kaleme
aldı.
İşte
Bosna Yazıları, Ertuğrul Günay'ın editörlüğünde 1997 yılında
bu yazıların bir araya getirilmesiyle ortaya çıktı. Kitabın son
bölümünde ise fotoğraflar ve dönemin gazete küpürleri yer
alıyor.
2012
yılında ikinci baskısı yapılan kitap, Bosna'nın yaşadığı
korkunç döneme çok yönlü açıdan bakıyor. Bazı şeyler
yaşanıp bitmiş gibi görünse de insanlığın asla unutmaması
gereken tecrübeler bunlar. Aynı hataların, aynı duyarsızlıkların
yaşanmaması adına da oldukça gerekli bu tür kayıtlar.
Yazıları
okurken, olan bitenler hakkında şaşırtıcı ve düşündürücü pek çok detayla da
karşılaşacaksınız.
Bosna
İçin İnsanlık Girişimi heyeti üyeleri, Bosna'da yaşanan
vahşete seyirci kalmayarak 18-25 Ağustos 1995 tarihlerinde
oradaydı. Cesur ve duyarlı bu insanlara tekrar teşekkür
ediyoruz.
13 Ağustos 2012 Pazartesi
Aklından Bir Sayı Tut
Sıkıldım bu ara kendimden, sıkıldım
hayatımdaki mevzulardan, kafam dağılsın, belki dağılır dağılır
böylece daha rahat toplarım diyenlere, orada burada tam
konsantrasyonla okuyabilecekleri bir kitap.
Manhattan gibi kapitalizmin göbeğinde
bir yerde, birçok reklam şirketinde yöneticilik yapmış, sonra da
yüreğinin sesini dinleyip, eşiyle birlikte şehirden uzak kırsal
bir kesime taşınmış olan Johnn Verdon'un ilk romanı. Akıcı
anlatım, başarılı karakter çözümlemeleri ve tahminlerinizi son
ana kadar şaşırtmayı başaran zekice kurgusu ile bu ara Sherlock
Holmes'e de sarmış olan bana, daha modern bir polisiye havası
getirdi. Roman boyunca gizemini koruyan 658 sayısı da ayrı bir merak katıyor olaya.
Bu arada kitaptaki karakterlerden Mark Mellery'nin, hayatımızda yaşadığımız acı ya da sıkıntılara cevap getiren bir olay örneklemesi ve analizi var ki, kitabın genel tarzıyla pek ilgisi olmasa da benim hoşuma gitti.
Bu arada kitaptaki karakterlerden Mark Mellery'nin, hayatımızda yaşadığımız acı ya da sıkıntılara cevap getiren bir olay örneklemesi ve analizi var ki, kitabın genel tarzıyla pek ilgisi olmasa da benim hoşuma gitti.
Verdon bir roman daha yazmış
yakınlarda. Gözlerini Sımsıkı Kapat. Kapağından anladığım
kadarıyla bu defa sayılarla değil, harflerle ilgileniyor.
Dediğim gibi, girin içine, kaptırın
gidin kitaplarından biri...
Etiketler:
https://www.facebook.com/onicornmedia
EKSİK PARÇA
Eksik
bir parçası vardı.
Ve
mutlu değildi.
Aramaya
başladı
eksik
parçasını.
Yuvarlandı
durmadan
şu
şarkıyı söyleyerek;
Eksik
parçamı arıyorum
Eksik
parçamı arıyorum
Lay-lay-looo,
çoktan gittim bile,
Eksik
parçamı aramayaaa…
Geçtiğimiz aylarda kitapçıda "Eksik Parça"
adlı bir kitap gördüm. İsmi ve tasarımı ilgimi çekince açıp
baktım. Sayfalarda kısa cümleler ya da bazen bir kelime ile bir
parçası olmayan bir daire vardı. Eksik parçası olan bu dairenin
arayışını anlatıyordu. Ayaküstü tamamını okumama rağmen,
satın alıp, kitabın bende kalmasını istedim.
Kitapların
yazarı ve çizeri Shel Silverstein, 1930 Chicago doğumlu. 12
yaşından beri yazıyormuş. Kendisi bir şair, çizer, müzisyen,
senarist, şarkı sözü ve çocuk kitapları yazarı. Eserleri pek
çok farklı dile çevrilmiş. Kendine özgü ironik üslubu
yazılarında, çizgilerinde kendini hemen belli ediyor. Okurları
onu, seri katil suratlı, altın kalpli adam diye tanımlıyorlar.
Aramanın
ve aradığını bulmanın doğasının araştırıldığı bir masal
bu. Yumuşak bir dil kullanılmış. Eksik parçayı ararken ne
bulunduğu yalın ve dokunaklı bir üslupla anlatılmış. İnsan
varoluşunun bir parçası olan aramak, yolda olmak ve bulmak gibi
aslında derin ve felsefi konular sade bir anlatımla sorgulanmış
ve resmedilmiş. Çaresizlik, farklı olmak ve tamamlanmak gibi
hemen herkesin hissettiği durumlara da değinilmiş.
Kitap,
her yaştan insana hitap ediyor. Çocukların da yetişkinlerin de
keyif alacağı türden.
İkinci
kitap ise, “Eksik Parça, Büyük O İle Karşılaşıyor”…
Burada da, Eksik Parça’nın yolculuğu anlatılmakta. Ait olduğu
daireyi arıyor. Sonra da “Büyük O” ile karşılaşıyor…
Çok
fazla bahsetmeyeyim. Zaten kitaplar çok kısa… Fakat içerdiği
anlamlar çok derin. Her sayfada sizi hem gülümsetiyor, hem
düşündürüyor. Tekrar tekrar okuma isteği yaratıyor.
Öncelikle çocuklarımıza verilmesi gereken bir hediye. Her
iki kitabı da okurken, herkesin kendi yolculuğundan bir şeyler
bulabileceğine ve yoluna rehberlik edeceğine eminim.
Etiketler:
https://www.facebook.com/onicornmedia
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)