KARA KEDİ
Biraz batıl inançları didikleyeyim dedim. Hemen akla tabi ki kara kedi geldi. Hani şu, insanların görünce yolunu
çevirdiği… Gördüm ki zavallı kedicik batıl
inançlardan neler çekmiş.
Sırf tüylerinin rengi siyah diye bu işten fazlaca nasibini almış. Kara kedi uğursuzluğu, en yaygın batıl inançlar arasında. Oysa
ki M.Ö 3000’lerde Mısırlılar onu baş tacı etmişler. Duvar kabartmalarından
anlaşıldığı üzere kedi kutsaldır. Kedileri hastalık ve ölümden korumak için
kanunlar bile çıkarmışlar. Öyle ki, Eski Mısır’da bir kedinin ölümüne yol
açtıysanız, kafanızın uçması garantiydi. Ona göre yani…
Mısır’da evlerde her renk kedi beslenirmiş. Kedi ölünce de aile de bir yas havası… Ölüsü hemen mumyalanır, hatta mezarının yanına değerli
taşlar konulurmuş. Kahramanımız kara kedinin dişi olanı ise bu topraklarda tanrıça
olarak kabul edilmişti. Hey gidi günler…
Düşünüyorum da, niye bu kadar çok etkilendiler acaba
kedilerden? Belki yüksek yerlerden düşünce hep dört ayakları üstüne bastıkları
için. Belki de asil ve gizemli duruşları yüzünden.
Kedilerin bu el üstünde tutulma durumları, özellikle doğu
ülkelerinde uzun yıllar sürer. Çin’de, Hindistan’da falan... Ama bu saltanatın
bir sonu olacaktı elbet. Ne zaman mı? Tabi ki karanlık Ortaçağ’da.
Hristiyanlık, kendinden önceki inançları yok etmeye kararlıydı.
Kediler de kutsaldı ya, kesinlikle ortadan kaldırılmalıydı. Zaten iyice
çoğalmışlardı son yıllarda. Kafasına göre hareket eden, inatçı, sinsi
hayvanlardı onlar. Bir de dokuz canlıydılar. Karanlık güçlerle işbirliği mi
yapıyorlardı yoksa?
İnanca göre, kendini şeytana satanın ruhu aslında kara
kediye geçiyordu. İşte kara kedi o noktada kötücül eylemlerine başlıyordu. Bu
yüzden kara kediyi görünce herkes başına bir iş geleceğine inandı. Ya da
kedinin bir kötülük yapacağına… Cahillik parayla değil ya.
O yıllarda Avrupa cadılığa takıntılı durumdaydı. Kara kedi,
kara büyü ile ilişkilendirilmiş, kedi besleyen her kadın da potansiyel cadı oluvermişti.
Bu kara kedilerin cadıların iş ortağı olduğu, birlikte büyüler falan yaptıkları
iddia edildi. Hatta kara kedilerin gece şeytana dönüştüğüyle ilgili öyküler
anlatıldı. Akıl ve mantıktan uzak her beyin buna cidden inandı.
Tabi, konu iyice yaygınlaşıp artık herkesi titretir hale
gelince, bu kadıncağızlar kedileriyle birlikte yakılmaya başlandı. Her ay
binlercesi öldürüldü. Ta ki, Fransa kralı 13. Louis’ye kadar. Kendisi bu toplu
paranoyaya bir son verdi. Teşekkürler 13. Louis.
Günümüzde bile, insanlar bir kara kedi ile
karşılaştıklarında o gün başlarına olumsuz bir şey geleceğine inanıyorlar.
Yanından geçmemek için yollarını değiştiriyorlar. Yediden yetmişe birçok insan
bunu yapıyor. Üstelik niye yaptıklarını bilmeden. Oysa kimse, beyaz, gri ya da
sarı bir kediye böyle davranmıyor. Onları pamuğum, sütlacım, sarmanım diye
mıncıklıyorlar hatta.
Neyse ki kara kediler hep kötü görülmüyor. Gemiciler uzun
yolculuklarında yanlarına bir kara kedi alırlarmış. Bu kedinin onlara iyi şans
ve bolluk sağlayacağına inanırlarmış.
Japonya, İngiltere ve İrlanda, İskoçya gibi kimi ülkelerde ise
kara kedilerin şans ve mutluluk getirdiğine inanılıyor.
Peki dünyanın en zengin kedisinin bir kara kedi olduğundan
haberiniz var mı? Tommaso isimli kara kediye sahibi ölünce tam 13 milyon dolar
bırakmış. Bu da kara kedinin kendi şansı olsa gerek.
Lafın kısası, yolda giderken bir kara kedi gördüyseniz,
yolunuzu değiştirmeyin. Gidin sevin onu. Su, yiyecek filan verin. Simsiyah
parlak tüylerinin bir fotoğrafını çekip, sosyal medyada paylaşın hatta. Rengi
kara diye karanlık tarafta değil o. İyi beslenin, spor yapın, sağlıklı düşünün.
İnanmayın böyle hurafelere…