Sıkıldım bu ara kendimden, sıkıldım
hayatımdaki mevzulardan, kafam dağılsın, belki dağılır dağılır
böylece daha rahat toplarım diyenlere, orada burada tam
konsantrasyonla okuyabilecekleri bir kitap.
Manhattan gibi kapitalizmin göbeğinde
bir yerde, birçok reklam şirketinde yöneticilik yapmış, sonra da
yüreğinin sesini dinleyip, eşiyle birlikte şehirden uzak kırsal
bir kesime taşınmış olan Johnn Verdon'un ilk romanı. Akıcı
anlatım, başarılı karakter çözümlemeleri ve tahminlerinizi son
ana kadar şaşırtmayı başaran zekice kurgusu ile bu ara Sherlock
Holmes'e de sarmış olan bana, daha modern bir polisiye havası
getirdi. Roman boyunca gizemini koruyan 658 sayısı da ayrı bir merak katıyor olaya.
Bu arada kitaptaki karakterlerden Mark Mellery'nin, hayatımızda yaşadığımız acı ya da sıkıntılara cevap getiren bir olay örneklemesi ve analizi var ki, kitabın genel tarzıyla pek ilgisi olmasa da benim hoşuma gitti.
Bu arada kitaptaki karakterlerden Mark Mellery'nin, hayatımızda yaşadığımız acı ya da sıkıntılara cevap getiren bir olay örneklemesi ve analizi var ki, kitabın genel tarzıyla pek ilgisi olmasa da benim hoşuma gitti.
Verdon bir roman daha yazmış
yakınlarda. Gözlerini Sımsıkı Kapat. Kapağından anladığım
kadarıyla bu defa sayılarla değil, harflerle ilgileniyor.
Dediğim gibi, girin içine, kaptırın
gidin kitaplarından biri...