2 Eylül 2010 Perşembe

YANILSAMALAR 2


Üstünlük

‘Daha iyi durumda’ veya ‘daha iyi olma’ düşüncesi ve bu bakışla yapılan değerlendirmeler, üstünlük yanılsamasının çıkış yeridir.

Sosyal koşullar, inançlar, eğitim, sahip olunan fikirler, estetik, bedensel özellikler ve daha birçok konuda genellikle biri ya da bir grup diğerinden üstün olduğunu iddia eder, etmiştir. ‘Seninkinden daha iyi değil, sadece daha başka bir yol, daha başka bir biçim’ deme mütevazılığını gösteren maalesef ki çok azdır. Daha çok yapılan, ya kendi yoluna çekmeye çalışmak ya da üstünlüğün konusu her neyse onu lehine kullanmaktır. Çünkü bu yanılsama insanlara kendilerini iyi hissettirir. Çekicidir. Üstünlük duygusu, hayatta olumsuz durumlarla karşılaşıldığında öyle bir güç verir ki, kendinizi o koşulların da üzerinde görüp bunların üstesinden gelirsiniz, geldikçe de daha da güçlenirsiniz. Burada anlaşılması gereken, gerçek gücün ayrılık fikrinden beslenmediğidir. İşte bu noktada çekici olduğu kadar sinsidir üstünlük. Bir yandan sessizce sizi diğerlerinden ayırmaya başlar. Egonuzu öyle şişirir ki ve sonunda yükselen ego hiç kimseye tahammül edemez hale gelir. İyice küstahlaşıp, başkalarını yok sayan her tür hareketi yapacak cüreti kendinde bulur.
Üstünlük, eşitliği anlayabilmemiz adına içinde bulunduğumuz bir yanılsama olarak anlaşılmaz ve kontrol altına alınmaz ise, yükselebileceği yere kadar çıkar ve bir gün baş edemeyeceği bir üstünlükle karşılaştığında, çaresizliğin yoğun hissedildiği bir acıyla parçalanır. Gerekli uyanışlar yaşanmaz ise bu böyle devam edecektir.
Kimse kimseden ya da başka bir şeyden daha üstün değildir. Bir çiçek bahçesine girin. Hepsinin kendine göre bir harikalığı vardır. Kıyaslayamayız. O anki zevkimize veya ruh halimize göre belki seçimler yapabiliriz ama bu yine de bir türün diğerinden daha şöyle, daha böyle olduğu anlamına gelmez.
Etrafınızdakilere bir bakın. Kimlerin üstünlük çıkmazlarında kaybolmakta olduğunu göreceksiniz. Bazıları da sadece belli bir alanda kendilerini buna kaptırırlar. İş hayatında, ilişkilerde, spor müsabakalarında, kumarda, orduda, sahnede, yatakta, fiziksel güzellikte… Ve üstün olduklarını düşündükleri şeyin iyice üzerine giderler. Orada kendilerini çok iyi hissederler çünkü. Tüm yaşamlarını bunun üzerine kurup, bununla kendilerini var ederler. Peki ya onu kaybettiklerinde… Olacak yıkımı kimse yaşamak istemez eminim.
İnsanın kendini özgür ve güçlü hissettiği bir oyun parkı olması çok hoş elbette. Ama kimsenin olmadığı veya olanların da üzerine basmanın eğlence sayıldığı bir park ne kadar neşeli olabilir ki.
Bu yanılsamayı amacına ulaşmak için kullanmak en iyisi. Herkesin eşit olduğunu ve değersizliğin sadece bizim kurgumuz olduğunu hatırlamak için… Mütevazılığın da aslında görkemi getirdiğini bilerek…

2 Eyl. 10